Seul, 2050. Kırmızı gezegenin büyüleyici çekimine kapılmış, genç ve yetenekli astronot adayı Nan-young, annesinin - efsanevi bir Mars kaşifi olan - trajik ölümünün acısını taşır. Annesinin mirasını sürdürme ve Mars'a ayak basma hayali, her şeyin üzerindedir. Sınavları başarıyla geçer ve seçilir; hayatının yolculuğuna hazırlanırken, Seoul'ün kalbindeki dar sokaklarda, geçmişten kalma retro müzik ekipmanlarını onaran yalnız bir müzisyen Jay ile yolları kesişir. Jay, Nan-young'ın modern dünyasının tam tersidir; elleri paslanmış metalde gezinen, yıldızların fısıltılarını eski plakların çatırdayan seslerinde arayan bir adam. İkilinin karşılaşması, iki farklı dünyayı, teknolojinin ilerlemesini ve geçmişin sessizliğinin karşıtlığını temsil eder. Ancak, aralarında bir çekim, bir anlayış, neredeyse kadersel bir bağ kurulur. Nan-young'ın Mars yolculuğunun yaklaşması, bu beklenmedik aşkın dayanıklılığını sınar. Uzayın soğukluğu ve Dünya'nın sıcağı arasında sıkışan iki sevgilinin hikâyesi, bir aşkın, uzaklığın ve kaderin sınırlarını sorgular.