Türkiye'ye, Pir Sultan Abdal Şenlikleri hakkında tez yazmak üzere gelen Alman araştırmacı Carina'nın öyküsü, beklentilerle gerçekliğin çarpıcı bir karşılaşmasını ele alıyor. Heyecan ve merakla dolu yolculuğu, Anadolu'nun mistik atmosferine ve sıcakkanlı insanlarına dair büyüleyici bir keşifle başlıyor. Ancak, geleneksel halk kültürünü ve şenlikleri derinlemesine araştırması sırasında, geçmişin karanlık gölgeleri ile yüzleşmek zorunda kalıyor. Sivas'taki Madımak Oteli'nin yakılması, Carina'nın umut dolu yolculuğunu acımasız bir gerçeklikle alt üst ediyor; kültürel mirasın korunmasının ne denli zorlu ve kırılgan bir mücadele olduğunu gözler önüne seriyor. Olayın travmatik etkisi altında, Carina sadece akademik araştırmasının değil, aynı zamanda insanlığın çatışma ve barış arayışı arasındaki karmaşıklığın da bir parçası olduğunu anlıyor.