Paris'in beton yüreğinde, hayatını iki tekerleğe ve bir sırt çantasına sığdırmış genç bir sığınmacı olan Souleymane, her gün ölümcül bir yarışa katılıyormuş gibi pedal çeviriyor. Teslimat yaptığı her yemek, Fransa'da kalma hayali için harcadığı bir damla ter; bir parça umut. Sadece iki günü var; sığınma başvurusunun kaderini belirleyecek olan mülakatına hazırlanması için. Paris'in kalbinde atılan her nabız, Souleymane'nin kendi hız kesmeyen kalbinin ritmine eşlik ediyor. Geçmişinin hayaleti, umudun gölgesiyle dans ediyor; sığınma başvurusunun gerektirdiği açıklamaların her biri, yeni bir yarayı deşip yeniden kanatıyor. Zaman azalırken, Souleymane sadece geleceğini değil, geçmişinin ağırlığını da taşıyor; bir bisikletin üzerinde, iki gün içinde kaderini değiştirecek bir mülakatın gölgesinde, Paris'in gürültüsünde kaybolmuş genç bir adam.