Jamie ve Ben, yaz güneşinin altın sarısı ışıklarında başlayan ve lise duvarlarının içinde son bulan bir aşkın izlerini taşıyordu. O unutulmaz yaz, ateş böceklerinin dansı ve gizli buluşmaların yankılarıyla hafızalarına kazınmıştı. Üniversite kapıları önlerinde açıldığında ise, yollarının sonsuza dek ayrılmış olduğunu düşünmüşlerdi. Fakat kader, ironik bir tebessümle, onları aynı kampüsün kalabalığında tekrar bir araya getirdi. Tanıdık bir yüz, uzaktan gelen bir gülümseme… Lisedeki o masum, heyecan dolu aşıklar yerini, daha olgun, daha karmaşık bireylere bırakmıştı. Jamie, sıkı çalışkan ve hırslı bir öğrenci kimliğine bürünmüş; Ben ise, müzikle dolu, özgür ruhlu bir sanatçı olmuştu. Geçmişin hayaletleri, günümüzün gerçekliğinin gölgesinde dans ederken, ikisi de yeniden alevlenen duyguların altında ezilmemek için mücadele etmek zorunda kalacaktı. Üniversite hayatının yoğun temposu, yeni arkadaşlıklar ve akademik baskılar altında, o büyülü yazın hatırası solup gidecek miydi, yoksa lisedeki o saf aşk, yeni bir forma bürünerek geleceğe uzanacak mıydı? Jamie ve Ben’in hikayesi, geçmişin hayaletiyle geleceğin belirsizliği arasında gidip gelen, kalpleri sınayan bir yolculuktu.