Ranti, yoksulluk ve hastalığın pençesinde kıvranan küçük bir köyde annesi ve küçük kız kardeşiyle birlikte yaşayan genç bir kadındır. Annesi, ölümcül bir hastalığa yakalanmış ve geleneksel tıp yöntemleri artık işe yaramaz haldedir. Aile evlerinden atılmak üzeredir, borç batağında boğulmuş durumdadırlar. Ranti, umutsuzluğun pençesinde çırpınırken, bölgedeki karanlık bir şöhret sahibi olan büyücü kadından yardım dilemek zorunda kalır. Büyücü kadın, Ranti'nin annesini iyileştirmek için ona ürkütücü bir anlaşma sunar: Ranti, kadim bir ormanın derinliklerinde yaşayan ve gücüyle tanınan Ruhların Efendisi'ne gelin olarak verilmelidir. Anlaşmanın bedeli ağır olsa da Ranti, annesinin hayatını kurtarmak için bu tehlikeli teklifi kabul etmek zorunda kalır. Ruhların Efendisi'nin sarayı, karanlığın ve gizemin hakim olduğu ürkütücü bir yerdir. Ranti, annesinin iyileşmesinden sonra ailenin refahı ve güvenliği bir süreliğine sağlanmış gibi görünse de, karanlık bir gerçek kendini göstermeye başlar. Efendi'nin niyetleri asla iyiliksever değildir ve Ranti'nin ruhunu çalmak için kurnazca bir plan kurmuştur. Aile, korkunç yaratıkların saldırılarına ve doğaüstü olayların pençesine düşer. Ranti, hem annesinin sağlığını korumak hem de ailesini Ruhların Efendisi'nin yıkıcı gücünden kurtarmak için umutsuz bir mücadeleye girişir. Karanlık güçlerle dolu bir dünyada, Ranti sadece cesaretine ve aklına güvenebilir. Ancak, her geçen an yine de hayatının bedelini ödemek zorunda kalacağı acı bir gerçeği anlamaya yaklaşmaktadır.