Remi, Harvard'a gitmek için yıllarca çalışmış, geleceği planlanmış, başarılı bir lise son sınıf öğrencisiydi. Düzenli hayatının tam ortasına, müzik dolu, özgür ruhlu ve hiçbir plana bağlı kalmayan Barnes girer. Kışın karlı bir günde tesadüfen karşılaşmaları, beklenmedik bir kıvılcım çakar. Farklı dünyaları, zıt kişilikleri, yaşam biçimleri olsa da, dört mevsim boyunca özel günlerde buluşmaları, aralarında derin ve tutkulu bir bağ oluşturur. İlkbaharın coşkusuyla birlikte aşkları filizlenir. Yazın sıcaklığıyla birlikte bu aşk tam anlamıyla çiçek açar. Ancak sonbaharın melankolik havasıyla birlikte, Remi'nin Harvard yolculuğunun yaklaşması, ilişkilerini sınar. Barnes'ın anı yaşamayı seven doğasıyla, Remi'nin geleceğe odaklı planları arasında büyük bir uçurum vardır. Remi, özenle kurduğu planları bırakıp, öngörülemeyen ve heyecan verici bir hayatı mı seçecek yoksa, her zaman hayalini kurduğu prestijli üniversiteye mi gidecek? Bu zorlu kararla yüzleşirken, Remi aşkını, ailesinin beklentilerini ve kendi hayallerini bir terazide tartmak zorunda kalacaktır. Seçimi, geleceğini sonsuza dek şekillendirecektir.